Henüz aktif bisiklet kullanıcısı olmayan değerli dostlar, değerli, yakınlarımız sizlere seslenmek isterim. Bilir misiniz neden bıkmadan, usanmadan hep bisiklet, bisiklet deriz biz? Neden sabahları uyumak varken, ısrarla, bazen hava bile aydınlanmadan, bazen soğukta o kadar hazırlığı yapıp, onca kıyafeti giyip, bisikleti asansörle indirip heyecanla yollara düşeriz? Neden onca sıkıştırmalara düşmelere, kırıklara yaralanmalara, rağmen, yollardayız.? Neden üşümeyi hatta ıslanmayı seçiyoruz?
Tutku deyip içinden çıkmak belki mümkün ama tutku da her şeyi açıklıyor olmaz sanırım. Bisiklete bindiğimiz için bisiklet yolları, bisiklet parkları gibi bir takım taleplerimiz yok sadece. Asıl istemediklerimizi de bisiklet binerek söylüyoruz biz. Mesela öyle yüksek yüksek gökdelenleri ve onların yarattığı trafiği istemiyoruz.Öyle şehrin içinde çok hızlı giden bir trafiği de istemiyoruz, Ve sıkıştığı için yavaşlamış, bir adım gidemeyen bir trafiği de Ya da otobüslerde dolmuşlarda mutsuzluğu yüzünden okunan, birbirinden gülümsemeyi eksik eden insanlardan da olmak istemiyoruz. Korna seslerinin, motor gürültülerinin olduğu trafikte, egzoz gazlarını içimize çekerek var olmak ta hiç hoşumuza gitmiyor. Bu haldeki bir şehir değil bizim istediğimiz. Ve sanırım sizler de tüm bunları istiyor değilsiniz.
Bilmem farkında mısınız sizin bize ve bizim sayımızın artmasına çok ama çok daha fazla ihtiyacınız var? İnanın ki yaşadığınız şehir biz bisiklet severlerin sayısı arttıkça daha güzel olacaktır. Sizlerin ve çocuklarınızın daha güvenli bir trafikte, daha temiz bir havada, daha güzel bir şehirde, yaşaması bizlerin sayısının artması ile mümkün.
Bizler şehrin trafiğinden sıkıldığımızda sizin gitmediğiniz yerlere gidiyor, sizin görmediğiniz yerleri görüyoruz. Sizin araçlarınızın içinde sadece geçtiğiniz yerlerde rüzgar bizim yüzümüze vuruyor. Sizin farkına varamadığınız yolları, çiçekleri ağaçları, denizi görüyor, varlığını hissediyoruz. Bazen ıslanmanın, üşümenin bile nasıl güzel olduğunu biliyoruz artık. Yorularak dinlenmeyi öğrendik. Otobüs ve metrolardaki gibi selam vermediğimiz kişiler değil birlikte yolculuk ettiğimiz dostlarımız. Patlayan bir lastiği birlikte değiştiriyoruz, birlikte yoruluyor birlikte dinleniyoruz. Karşıdan gelene selam veriyoruz.Oyuncağımız bisiklet bizim, çocukluğumuzdan beri belki doymadığımız, bugün hala elimizden alınmasını istemediğimiz. Biz belki oyun oynamayı seviyoruz. Belki de çocuk yanımıza sahip çıkıyoruz bisikletle.
Yollarda bizi kalabalık gördüklerinde alkışlayanlar var, ya da kornaya basanlar, "Yarışıyor musunuz siz?" diye soranlarla her turda karşılaşırız."Sizin hiç işiniz gücünüz yok mu?" diyenlerle de. "Sabahın köründe boş ver nereye gideceksin yat uyu" diyenler çok yakınımızdadır. Ya da bu saatten sonra senin ne işin var bisiklette düşüp bir yerini kıracaksın" diyenler. Bu kadar para bisiklete ödenir mi diyenler nedense parçası olmadıkları bir hayat biçiminin ne kadar kötü bir seçim olduğunu ispatlama çabası içinde gibidirler. Belki de tam olarak farkına varılamayan şudur. Biz bir seçim yaptık. Sadece spor yapmayı değil bir hayat biçimini seçtik. Hayatımızın içine bisikleti aldık. Böylelikle spor da girdi hayatımıza. Her bir taşını, çiçeğini, havasını hissederek gezdiğimiz gördüğümüz yerlerin ve dostlarımızın sayısı arttı. Gelin sizler de katılın bisikletli yaşama. İnin arabalarınızdan, binin bisikletlere. İnanın özgürlüktür bisiklet, hayattır.
Fotoğraflar İçin Sevgili Utku Ilgaz ve Çağrı Funda Arıkan'a teşekkürler
Lütfen daha nitelikli paylaşımlar için eleştiri, öneri ve beğenilerinizle ilgili aşağıdaki bölümden yorum yapmayı unutmayın. Keyifli ve kazasız pedallamalar.
Yollarda bizi kalabalık gördüklerinde alkışlayanlar var, ya da kornaya basanlar, "Yarışıyor musunuz siz?" diye soranlarla her turda karşılaşırız."Sizin hiç işiniz gücünüz yok mu?" diyenlerle de. "Sabahın köründe boş ver nereye gideceksin yat uyu" diyenler çok yakınımızdadır. Ya da bu saatten sonra senin ne işin var bisiklette düşüp bir yerini kıracaksın" diyenler. Bu kadar para bisiklete ödenir mi diyenler nedense parçası olmadıkları bir hayat biçiminin ne kadar kötü bir seçim olduğunu ispatlama çabası içinde gibidirler. Belki de tam olarak farkına varılamayan şudur. Biz bir seçim yaptık. Sadece spor yapmayı değil bir hayat biçimini seçtik. Hayatımızın içine bisikleti aldık. Böylelikle spor da girdi hayatımıza. Her bir taşını, çiçeğini, havasını hissederek gezdiğimiz gördüğümüz yerlerin ve dostlarımızın sayısı arttı. Gelin sizler de katılın bisikletli yaşama. İnin arabalarınızdan, binin bisikletlere. İnanın özgürlüktür bisiklet, hayattır.
Fotoğraflar İçin Sevgili Utku Ilgaz ve Çağrı Funda Arıkan'a teşekkürler
Lütfen daha nitelikli paylaşımlar için eleştiri, öneri ve beğenilerinizle ilgili aşağıdaki bölümden yorum yapmayı unutmayın. Keyifli ve kazasız pedallamalar.